KAHRAMANMARAŞ İSTİKLAL ÜNİVERSİTESİ TARAFINDAN "AHİLİK TEŞKİLATININ SOSYOEKONOMİK ETKİLERİ VE GÜNÜMÜZ TOPLUM HAYATINDAKİ ÖNEMİ" KONULU ÇEVRİMİÇİ KONFERANS DÜZENLENDİ
Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi (KİÜ) tarafından, “Ahilik Teşkilatının Sosyoekonomik Etkileri ve Günümüz Toplum Hayatındaki Önemi” konulu çevrimiçi konferans düzenlendi.
Ahilik Teşkilatı’nın kurucusu Ahi Evran’ın doğumunun 850. yıldönümünün, UNESCO tarafından anma günleri arasına alınması ve Cumhurbaşkanlığımızca 2021 yılının Ahi Evran Yılı olarak ilan edilmesi dolayısıyla gerçekleştirilen konferans, KİÜ youtube kanalı üzerinden yayınlandı. KİÜ Dr. Öğr. Üyesi Haydar İnce tarafından verilen konferansta; ahilik kavramı ve felsefesi, ahiliğin teşkilat yapısı, sosyoekonomik etkileri ve bugünkü toplum hayatımızdaki önemi anlatıldı.
Ahiliğin kökeninin Arapça ‘ah’ kelimesinden geldiğini ve ‘kardeş’ kavramını karşıladığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi İnce, ‘ahi’nin ise ‘kardeşim’ anlamına geldiğini belirtti. İnce, “Türk kültüründe ise ‘akı’ kelimesi buna uyarlanmıştır ve ‘eli açık’, ‘misafirperver’ ve ‘yiğit’ anlamına gelmektedir” dedi.
“Ahilik ise kavram olarak Anadolu da gelişip yaygınlaşan sanatta ve ticarette dayanışma ve yaygınlaşmayı esas alan sosyoekonomik bir kurumdur” diyen İnce, 13. yüzyılda Anadolu’ya yerleşen ahiliğin, Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak devam ettiğini kaydetti. İnce, şöyle konuştu:
“Ahilik İslam inancından etkilendiği için Türk örf ve adetlerinin de sentezi biçiminde tezahür etmiştir. Bu felsefeye göre bütün insanlar, eşya, tabiat, dünya, Allah’ın bir emaneti olarak görüldüğü için emek gücünün, insan ve tabiatın sömürülmemesi aralarında adalet ve dengenin sağlanması, ilkelerin korunması, devlet ve toplumsal kalkınmayı geliştirme gibi hedefleri bulunmaktadır. Yani böyle bir dayanışma ruhuna sahip. Bunun getirdiği şey de, toplumda bireyler arasında dengeyi sağladığı için, zenginle fakirin, işverenle çalışanın, üretici ile tüketicinin, emek ve sermayenin hep bir denge içerisinde olması gerektiği ahilik felsefesinin temelini oluşturmaktadır. Bunun getirisi olarak da bu teşkilata giren yani ahi özelliği taşıyan insanlar, eğitimden geçtiğinde, mesleki ve ahlaki değerleri kavramış, haksız rekabet, haksız kazanç, aşırı kar gibi olumsuzluklara göz yumulmamıştır. Ayrıca ahiliğin temel amaçlarından biri de Türklerin Anadolu’ya gelmesinden sonra, sanatta ve ticarette yeni bir yaşama ve çalışma şekli bulma çabaları olarak gözümüze çarpmakta, konargöçer olan Anadolu Türklerinin şehirleşmesini ve kent hayatına yakınlaşmasında da ahilik önemli rol oynamıştır.”
Ahilik teşkilatının eğitim yönü hakkında da bilgiler veren İnce, usta-çırak ilişkisiyle devam eden bu eğitim sürecinin yıllarca devam ettiğini kaydetti. İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ahilikte eğitim, bireylerin çocuk yaşlarda alınması ve bir ömür boyu sürmesi esasına dayanıyor. Yani bir çocuk 10 yaşlarında ahilik teşkilatına girdiğinde ömür boyu ustasıyla birlikte
dayanışma içerisinde çalışıyor. Peki ahilik eğitimlerinin belli başlı amaçları nelerdir? Burada 4 amaç var. Öncelikle, erdemli ve ahlaklı insan yetiştirmek, ikincisi meslek ve sanat becerisi olan vatandaşlar yetiştirmek. Üçüncüsü vatan savunmasına katkıda bulunmak üzere askeri eğitim vermek. Son olarak kültür ve sanat erbabı yetiştirmek. Zaten bu sıralamanın temel amaçlarına bakıldığında, toplumsal dinamikleri harekete geçiren, toplumsal kalkınmayı ve gelişmeyi hedefleyen bir yapı olduğunu görüyoruz. Tabi burada şöyle bir özellik var. Çıraklara mesleğe ilk başladıklarında sanattan önce, toplumun ahlak ve erdemleri öğretiliyor. Yani bu çok çok önemli. Daha sonra mesleki eğitime adım atılıyor. Mesleki eğitim süreci de bugünün üniversite-sanayi işbirliği dediğimiz işbirliği çerçevesinde ilerliyor. Modern toplumumuzda böyle ama o zaman yaparak, yaşayarak öğrenme, usta-çırak ilişkisi söz konusu. Buradaki eğitim tabi bireysel değil toplumsal. Yani ahilik teşkilatına çocuk yaşta giren bu insanlar gündüzleri yaparak, çalışarak ilim ve sanat öğreniyor, esnaflığı öğreniyor. Geceleri de bu eğitimler sohbet ortamında yapılarak, olgunlaşması ve gelişmesinin tamamlanması amaçlanıyor. Burada esas amaç çalışmak, öğrenmek ve olgun insan yetiştirmek. Ahiliğin temelinde bu yatıyor.”
Ahiliğin sosyoekonomik etkileri ve bugünkü toplum yapısı açısından da önemine yönelik bilgiler veren İnce, ahilere ait fütüvvetname olarak adlandırılan mesleki ve ahlaki kuralların bugün de geçerli olduğunu dile getirdi. Bu beyannamenin mesleki, sanatsal, askeri ve toplumsal kurallar, standartlar içerdiğine dikkat çeken İnce, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ahilik modelinin temelinde insan sevgisi ve saygısı var. Fakirlere yardım ve yoksulu koruma var. Hilesiz iş, sağlam ve kaliteli mal üretmek var. Adil bir gelir dağılımı, haksız kazanca kesinlikle karşı olan bir tutum söz konusu. Bu açıdan bakıldığında ahiliğin sosyoekonomik yapıya çok ciddi bir katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Bildiğiniz gibi modern işletmeciliğin de şöyle bir yanı var. İşletmenin temelinde yatan fonksiyon, mal ve hizmet üretip satmaktır. Ama günümüzde bu sadece mal ve hizmet üretip satmak değil, müşteriyi memnun etme ve müşteri odaklı bir yapılanma söz konusu. Yani biz ürün ve hizmetleri günümüzde satarken, eğer müşteriyi memnun edemezsek, firmaysak firmamız batıyor. İşletmeysek işletmemiz kapanıyor. Böyle bir rekabet söz konusu. Ama ahilik zamanında zaten müşteri memnuniyeti ön planda. Hatta bugün bile geçerli olan ‘müşteri velinimetimizdir’ diye bir söz vardır. Oradaki velinimet aslında nimeti veren anlamında, nimetin maliki anlamında. Müşteriyi biz velinimet olarak görmemizin sebebi, onu baş tacı etmemizin sebebi, ona kaliteli mal satıp, onu memnun edip, ondan kazanç elde etmenin bir tezahürüdür. Bunun için müşteri velinimetimizdir denir. Modern işletmecilikte de eğer biz müşteriyi memnun edemezsek, müşteri odaklı düşünemezsek, ürün ve hizmetlerimizle rekabete ayak uyduramazsak, silinir gideriz. Bu nedenle o ahilikteki düsturu kendimize şiar etmemiz gerekiyor.
Sonuç olarak ahiliğin kavram olarak, felsefe olarak temel edindiği amaçlara bakıldığında dürüst ve ahlaklı insan yetiştirme, meslek erbabı yetiştirme, askeri eğitim verilmesi, kültür ve sanat erbabı yetiştirme gibi temel amaçları, aslında günümüzün milli eğitiminde de uygulanagelen ve uygulanması gereken temel amaçlardır. Bu temel amaçların 13. Yüzyıldan beri uygulanması ahiliğiin önemini ortaya koymakta, eğitimin temelini oluşturuyor. Bugün esas ihtiyaç duyduğumuz sosyal dayanışma, toplumsal dayanışma, ekonomik kalkınma ve gelişme aslında bu 4 amaca bakılarak yapılabilecek şeylerdir. O nedenle de ahilik kurumunun bu özelliklerini günümüzde de dikkate almak ve sürdürmek gerektir.”
YORUMLAR