KANUN TASARISINA TEPKİLER BÜYÜYOR

Hükümet tarafından hazırlanan ve özgürlükleri tırpanlayan 35 maddelik yasa tasarısına tepkiler çığ gibi büyüyor.

KANUN TASARISINA TEPKİLER BÜYÜYOR
16 Ekim 2014 - 17:53

Hükümet tarafından hazırlanan ve özgürlükleri tırpanlayan 35 maddelik yasa tasarısına tepkiler çığ gibi büyüyor. Kısa süre önce çıkarılan birçok yasanın yeniden tamamen değiştirilecek olmasına tepki gösteren İzmir Hukuk Merkezi, yaşanacak mağduriyetleri anlatan bir metin yayımladı. Yasa tasarısını hazırlayan milletvekilleri ile bu tasarıya imza atanları kınadıklarını anlatan Hukuk Merkezi Başkanı Av. Metin Özyurt, “Yürütmenin/şüphelinin lehine kanun yapılması kadar konjonktüre göre husumete dayalı yasa hazırlanması da yüz kızartan bir çirkinliktir. Yasama organımız TBMM, hukuk tanımaz bu tutuma izin vermemelidir. Bu kanun teklifini hazırlayan, katılan, imza atan, aşağıda isimleri yazılı milletvekillerini kınıyoruz, komisyonda olumlu görüş bildiren, genel kurula indiği takdirde savunan ve kabul oyu veren milletvekillerini de kamuoyu önünde kınayacağız. Tarih ve vicdanlar onları affetmeyecektir. Yurttaşların düşman yerine konmadığı, insanların ve hakların aziz tutulduğu gün, pişmanlık onlara fayda vermeyecektir.” dedi.

İktidar milletvekilleri tarafından 14.10.2014 tarihinde TBMM’ye sunulan kanun teklifinin evrensel hukuka, insan hak ve özgürlüklerine ağır aykırılıklar içerdiğini anlatan Özyurt, “Son günlerde meydana gelen sokak hareketleri bahane edilerek çıkarılmak istenen teklif, siyasi iktidarın kendine muhalif olan her sesi susturmayı ve demokrasilerin olmazsa olmaz koşulu olan çoğulculuğu yok etmeyi amaçlamaktadır. Güvenlik konusunda bir problem varsa güvenlik zafiyetinin nereden geldiği araştırılmalı ve bu araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre güvenlik zafiyetleri ortadan kaldırılmalı, sorumlular hakkında da gereken yapılmalıdır. Bunun yerine hak ve özgürlükler kısıtlanarak güvenlik zafiyeti giderilemez. Bugün yasama organı, bir kez daha yürütmenin hoyratça baskısıyla demokratikleşme ve insan hakları konusunda geri adım atmaya zorlanmaktadır. Ceza yasalarındaki insan hakları güvenceleri esnekleştirilerek, insan hakları ihlallerinin yolu açılmaktadır. Masumiyet karinesi tersine çevrilmektedir.” şeklinde konuştu.

Siyasi iktidarın, yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla sarsıldığı 17 ve 25 Aralık soruşturmalarından bu yana hukuk içinde çare aramak yerine defalarca Anayasa'yı ihlal eden, insan haklarını, hukukun temel ilkelerini çiğneyen adımlar attığını aktaran Özyurt, “Bugün yine benzer bir adım atılmaktadır. Basına yansıyan kanun teklifi incelendiğinde, bazı Kabine üyeleri hakkında yürütülen yolsuzluk soruşturmalarını etkisizleştirmek için 6 ay önce Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin tekrar önceki duruma getirilmek istendiği görülmektedir. Örneğin CMK 116'da, 'makul şüphe' kavramı yerine, 'somut delillere dayalı kuvvetli şüphe' değişikliği yapılmış, Kabine üyeleri ve diğer şüpheliler hakkında yürütülen soruşturmalar rahatlatılmış, şimdi yapılmak istenen soruşturmalar için vatandaşlar aleyhine eski hale getirme çabası teklife yansımıştır. CMK 135. maddeye 6. fıkra eklenerek, halen Anayasaya Mahkemesi'nde iptal incelemesi yapılan ve tabii hakim ilkesine aykırı olduğu açık olan sulh ceza hakimliklerine daha da olağanüstü yetkiler verilerek, yakın zamanda kaldırılan özel yetkili mahkemeler ve savcıların yetkilerinden fazla yetkilerle 12 Eylül darbe dönemi sıkıyönetim uygulamalarına geriye dönüş amaçlanmaktadır.” dedi.

Soruşturmalarda yargının ayrılmaz parçası olan ve avukatların dosya inceleme yetkisinin de kaldırılarak, en temel hak olan savunma hakkının kısıtlanmak istendiğini belirten Özyurt, “İletişimin tespiti izni için daha 6 ay önce aynı siyasi iktidar tarafından, 17 ve 25 Aralık soruşturma dosyalarından kamuoyuna yansıyan tapeleri itibarsızlaştırmak ve hukukdışı göstermek amacı ile ‘Binlerce kişi dinlenmiş’ manşetleri eşliğinde yapılan değişiklikle üç ağır ceza hakiminin ortak kararına bağlanan dinleme izninin sulh ceza hakimleri yetkisine bırakılması, iktidarın hukuku kendi amaçları için nasıl araç olarak kullanmaktan çekinmediğinin bariz bir örneğidir. Yasaların yapım sürecinde toplumsal talep ve katılıma, Anayasa'ya, Anayasa'nın 90. maddesinde belirtildiği şekliyle uluslararası anlaşmalara, Anayasa Mahkemesi'nce önceden verilmiş kararlara uygunluk ve yasa yapım tekniklerine özen göstermek gerekir. Kişilere göre kanun, olaya, suça göre kanun, siyasi düşmanlara ve konjonktüre göre kanun yapma anlayışı, hukuk devletine yakışmasa da yürütme organı tarafından arzu edilmiş olabilir.“ diye konuştu.

Teklifi hazırlayıp imzaya açan milletvekilleri: Ramazan Can/Kırıkkale Milletvekili, Recep Özer/Isparta Milletvekili.

Teklife imzalarıyla destek veren milletvekilleri: Mehmet Akyürek/Şanlıurfa, Hakan Çavuşoğlu/Bursa, M.Kemal Şerbetçioğlu/Bursa, İsmet Su/Bursa, Ülkü Ercan/Eskişehir, Osman Kahveci/Karabük, Muhyettin Aksak/Erzurum, M.Kerim Yıldız/Ağrı, Ekrem Çelebi/Ağrı, Mehmet Erdem/Aydın, Mehmet Doğan Kubat/İstanbul, Türkün Doğanoğlu/İstanbul, Selim Savaşer/İstanbul, Tülay Kaynarca/İstanbul, Şirin Ünal/İstanbul, Hüseyin Bürge/İstanbul, M.Bilal Macit/İstanbul, Yıldırım M.Ramazanoğlu/Kahramanmaraş, Sıtkı Güvenç/Kahramanmaraş, Oya Eronat/Diyarbakır, Hacı Bayram Türkoğlu/Hatay, İsmailKaşdemir/Çanakkale, Mehmet Erdoğan/Gaziantep, Derya Bakbak/Gaziantep, Ali İhsan Yavuz/Sakarya, Ali Boğa/Muğla, Safiye Seymenoğlu/Trabzon, Ayşe Türkmenoğlu/Konya, Mustafa Baloğlu/Konya, Kerim Özkul/Konya, Cem Zorlu/Konya, İsmail Güneş/Uşak, Eşref Taş/Bingöl, Çiğdem Münevver Öktem/Mersin, İbrahim Korkmaz/Düzce, Ertuğrul Soysal/Yozgat, Fatih Çiftçi/Van, Şenol Gürsan/Kırklareli, Ziyaeddin Akbulut/Tekirdağ, İdris Şahin/Çankırı, Ali Ercoşkun/Bolu, Cahit Bağcı/Çorum, Zelkif Kozdal/Ankara, Murat Göktürk/Nevşehir, Ebubekir Gizligider/Nevşehir, Mehmet Geldi/Giresun, Adem Tatlı/Giresun.


YORUMLAR

  • 0 Yorum