KAPLAN:YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI HAYIRLI OLSUN
2015-2016 eğitim öğretim yılında tüm öğrenci arkadaşlarımıza başarılar diler, hayırlı bir eğitim öğretim dönemi geçirmelerini temenni ederim.
Ülkemizin “2023 Lider Ülke Türkiye” hedefleri doğrultusunda her bireye büyük sorumluluklar düşmektedir. Tabi ki asıl sorumluluk Ülkücü gençliktedir. Öncelikle Ülkemize hizmet noktasında; milli ve manevi değerleriyle zengin, sorumluluk sahibi, şahsiyetli, benlik duygusundan uzak ve en önemlisi önce “ülkem ve milletim” diyen bir gençliğe ihtiyaç vardır. İşte böyle bir gençlik, aklın ve bilimin ışığında “2023 lider ülke Türkiye” hedefini gerçekleştirerek 21. yüzyıla “Türk” mührünü vuracaktır.
Necip Fazıl’ın dediği gibi “kim var!” denilince sağına soluna bakmadan “ben!” diyebilen bu gençlik, damarlarındaki asil kanda mevcut olan bu kudretle Seyyid Ahmet Arvasi Hoca’nın tariflediği kriterler ölçüsünde bütün mazlum milletlerin de umudu olacaktır.
Yeni eğitim ve öğretim yılında başta öğretmenlerimiz olmak üzere hepimizin elini taşın altına koyması gerekmektedir. Bu noktada ilk olarak gençliğimizin sorunlarını doğru bir şekilde ele alabilmeliyiz. Gençliğimizin aile ortamından dışarıya attığı ilk adımdan sonra karşısına bir takım sorunlar çıkmaktadır. Bu sorunlar ortaöğretim çağında daha da artmaktadır. Kişiliğini oturtma ve akademik olarak geleceğine karar verme çağındaki ortaöğretim gençliğinin kendini her şeyden soyutlayarak üniversite sınavını kazanıp geleceğini garanti altına alma stresi gençliğin zihinsel olarak yıpranmasına neden olmaktadır. Bu şekilde yıpranan gençlikte hayata atılamaması sonucunda istenmeyen davranışlara yönelecek, kendi kendini kurtarma psikolojisiyle benlik duygusuna kapılıp ülke ve millet menfaatini gözetmekten uzaklaşacaktır.
Diğer taraftan sosyal çevreden kaynaklanan gençlerimizi tehdit eden önemli sorunlarda vardır. Maalesef 13-15 yaşlarına kadar düşen alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, şiddet olaylarındaki artış ve popüler kültürün yaşamın sadece sınırsızca bir eğlenceden ibaret olduğuna dair dayatmaları gençlik üzerinde büyük tehlike oluşturmaktadır. Ve bunlara özenti duyan gençlerimizde büyük bir kültürel düşüş meydana gelmekte, ahlak seviyesi iyice düşmektedir. Gençlerimizde meydana gelen kültürel yozlaşma ve illegalleşme gençlerimizin manevi duygularına uzak kalmasından kaynaklanmaktadır. Milli ve manevi değerlerinden yoksun inançsız ve kimliksiz bir gençliğin yetişmesi milletimizin yok olması demektir.
İşte burada en büyük misyonu Ülkü Ocakları üstlenmektedir. Gençlerimiz, Türk ahlak ve töresinden beslenip, İslam inanç ve faziletinden feyizlendiği, gücünü dünden alıp, heyecanını yarınlarda bulacağı Ülkü Ocaklarında eğitime tabi tutulmalıdır. Gençlerimiz, Ülkü Ocaklarında aldığı eğitim sayesinde kendi tarihimizi ve milli kültürümüzü yaşatacak, yabancı kültürlerin etkisinden uzaklaştırılacaktır.
Gençliğin önündeki en büyük tehlikenin milli kimlik ve manevi değerlere yönelik olduğu unutulmamalıdır. Gençlik maneviyatını ve milli ruhunu asla kaybetmemelidir. Gençlerimizi tarihinden ve kültürel bağlarından koparmamalıyız. Gençlik bu tehditlere karşı gücünü milli kimliğinden, ahlakını maneviyatından alacaktır. Atatürk’ün dediği gibi Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulacaktır. Dünya’ya askerlik sanatını öğreten Mete Han’dan; Malazgirt ovasında ak kefen içinde savaşarak bizlere ebedi bir vatan bırakan Alparslan’a, Tonyukuk’tan Akşemsettin’e, Hürriyet kavgasında dünyada emsali görülmemiş bir cesaret göstererek kırk çerisiyle birlikte Türk kavmini yok olmaktan kurtaran Kürşat’tan; İstanbul özlemi ile yanıp tutuşarak çok büyük hayallerinde gerçekleşebileceğini kanıtlayan Fatih Sultan Mehmet Han’a, Abdülkerim Satuk Buğra Han’dan; Türk-İslam dünyasının son başbuğu Alparslan Türkeş’e ecdatlarını tanıdıkça gençliğin milli şuuru güçlenecek, ufku daha da genişleyecek ve yolu aydınlanacaktır. Türk gençliği; Türkistan’dan yetiştirip gönderdiği müritlerle Anadolu’yu Müslümanlaştıran Hoca Ahmet Yesevi’den hizmet sevgisini, “Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü” aşkıyla Yunus Emre’den sevgiyi, “Gel, ne olursan ol yine gel” kabullenişiyle Mevlana’dan hoşgörüyü, “İncinsen de incitme” anlayışıyla Hacı Bektaş-ı Veli’den insan sevgisini, taşıdığı sorumluluk duygusuyla dünyaca ünlü yapıtların sahibi Mimar Sinan’dan meslek sevgisini ve Samsun’dan kurtuluş mücadelesini başlatan M. Kemal Atatürk’ten vatan sevgisini öğrenecektir.
Böylece milli refleksleri keskin, milli ve manevi değerlerle donatılmış, atalarımızdan bize miras kalan bu kutsal vatanı gelecek nesillere layıkıyla emanet edecek sağlam bir gençlik meydana gelecektir. İşte bu gençlik kesinlikle sokaklarda olmamalıdır. Çatışma ortamından uzak durmalı ve sağduyulu hareket etmelidir. Ama her türlü mesuliyet duygusundan yoksun, milletinin değerlerine küfrederek milletinin ekmeğini yiyenlere karşı milli bilinci açık olmalı ve bölücü yapılanma karşısındaki dik duruşu asla son bulmamalıdır.
Gençliğimizin önündeki en büyük tehlikenin milli kimlik ve manevi değerlere yönelik olduğunu unutmayalım. Gençlerimiz maneviyatını, tarihini, kültürünü ve milli ruhunu asla kaybetmemelidir. Asıl önümüzdeki en büyük tehdit gençlerimizin bu değerlerden uzaklaşmasıdır. Bu büyük tehlikeye karşı öncelikle yapmamız gereken gençliğe milli kimliğimizi hatırlatmak olmalıdır. İşte o zaman Türk gençliği Oğuz Kağan’ın dualarında kendini bulacak, Bilge Kağan’a kulak verdiğinde titreyip kendine dönecek, Şeyh Edebali’nin nasihatiyle geleceğe sağlam basacak ve Atatürk’ün Gençliğe hitabesiyle kendisine vazife çıkartacaktır.
Velhasıl hepimizin birinci vazifesi evlat yetiştirmek olmalıdır ki Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa edebilelim. Bunun için istikbalimiz olan gençliğimizin eğitiminde elimizden gelen fedakarlığı göstermeli ve asla vazgeçmemeliyiz. Unutulmamalıdır ki; bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, bir at bir yiğit kurtarır, bir yiğit bir vatan kurtarır...
Bu duygu ve düşüncelerimle tüm öğrenci kardeşlerime üstün başarı diliyor; sağlık, huzur ve mutlu bir eğitim öğretim yılı geçirmelerini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
YORUMLAR